şiirlerin güzelliği
SEN SENİ SEN SENİ SEVENİ …
İki Kuş Sergisi Şiir Gibi
Kırmızının vahşi ve sakin halini bir sergi kolleksiyonunda bir araya getiren Muzaffer Akyol ve Gaye Su Akyol ikilisi harika yapıtlara imza atmışlar. Kırmızı denince aklımıza düşen kan rengi bize vahşi bir çağrışım yapar değil mi ? Sanatçı işte bunu tablolarına işlemiş, tüm gerçekliği ile sanatı ve kırmızıyı sakin iklime kadar varan bir hale getirmiş. Sanatın renk senfonisine devam ile baktığınızda renklerin arasına işlenmiş kelimeleri görürsünüz. Kelimeler birden şiire dönüşmüş sizi daha yakından bakmanız için çağırmıştır. Nar ağaçlarının altında Adım nar dedi nar yüzlü Bir dilim karpuzla Çıktık yola Zaman doğurdu Nar doğurdu Bu tablonun sol üst köşesindeki dizeler sizi çağırıyor. Resim sanatından çok anlamasanız bile bu çalışmadan etkileneceğinize çok eminim.…
Can Yücel – Uçak
Biz Çocuklar Yayayız
Düşünmüyorlar yağmur yağınca ıslanır yollar bolca yaya geçidinde bekler çocuk kadın amca sırlsıklam olurlar kırmızı yanınca bir teknoloji icat edelim biz çocuklara verin trafiği adam edelim yaya geçitlerinde trafik lambalarına hükmedelim sıkıntıyı çok çabuk çözelim kırmızı ışıkta durunca herkes yağmur yağınca güneş açınca beklemeye pes ıslanırsın yanarsın istersin seni korusun bir kafes tenteler kurarsın banklar koyarsın mutlu olur herkes şu işin ucundan tutun belediyeler polisler yağmur yağınca üstümüzde olsun su geçirmeyen perdeler yaz sıcağında korusun tülden cama benzer nesneler hayal gücü ile değişsin trafik ışığında bekleyenler hangi önemli kişi ıslanmıştır yaya geçidinde polisler araçları durdurur onlar yürür keyifler yerinde biz çocuklar yaşlı teyzeler amcalar bekler kırmızıda sıkıntı içinde olsa banklar…
Nefes
bir korku duyarsın içinde cehennem sızar yüreğine kırbaçlanırsın manevi yerinde oysa büyük bir uçurumun yanından geçmiş aracının tekerlekleri bir yarığı teğet geçmiş fren seslerin bir çalılıkta nihayete ermiştir son gelirken gider gidenin ardından gelen keder iç hesaplaşma beynini deler kaçtığın aklına gelir ölümün yolunu kesmediği an gelir zihninde döner, kalmak ve gitmek gitmediğine sevinmek kaldığına hayret ile iç geçirmek ellerinin arasından kayıp giden bir aşkı düşünürsün düşüncelerine saplanmış saplantıyı kaçmak düşlerden düşüncelere patinaj yapmak toparlanamadan gaza basmak kıl payı kurtulmak nihayetinde nefes almak Uğur Demiröz
Burdayım
Gözlerine bakabilsem şimdi O zaman böyle olmazdım Yanındayım aslında Kulağının arkasındaki nefes benim Göğsünde sıkışan ise sensizliğim Uyuduğunda düşünde, gülüşünde, Gamzendeki çukurda olabilsem şimdi O zaman böyle olmazdım Karşındayım aslında Düştüğünde o el benim, Mutluluğundaki sevinç, sabahlara kadar sayıklayan da sensizliğim Sarılabilsem sana şimdi, O zaman böyle olmazdım Oradayım aslında, Gecelerindeki boşluk benim, Saçına dokunamayan yine sensizliğim Sanma ki bu benim sessizliğim Seninleyim aslında Benim koca gözlü heyecanım, Gecem, gündüzüm, sabahım Bak burdayım.
Şiirin Götürdüğü Yer /İsmail BİNGÖL
“Sen yürürsün rüzgâr yürür Sabahlar sığmaz olur gözlerine Her adımda çözülür bir karanlık Şafaklar çiçek sunar ellerine Gün tutuşur Dağlar aydınlanır Yeniden aydınlanır Yeniden canlanır bu yaşam Türküler dizer saçının tellerine Sen yürürsün rüzgar yürür Alıp savurur beni saçların En kalabalık alanlara götürür Bir cellat çıkar apansız Bir fidan yeşermeden çürür Ve kana bulanır ırmaklar Baştan başa geçer kentleri Kan temizlenir cellat ölür (…)” Şiir, ilk olarak Adnan Yücel’in “Sen Yürürsün Rüzgâr Yürür” adlı mısralarına götürdü bizi… Şafakların ellere çiçek sunduğu, günün tutuştuğu, dağların yeniden aydınlandığı, hayatın saçların teline türküler dizdiği, sabahların gözlere sığmaz olduğu ve yürekte görkemli bir yürüyüşün başladığı bir gündür şiirin götürdüğü… Böyle bir günde her şey…
YALNIZLIK
bilmezler yalnız yaşamyayanlar nasıl korku verir sessizlik insana insanasıl konuşur kendisiyle nasıl koşar aynalara bir cana hasret bilmezler
Zeki Müren Şarkıları
Zeki Müren
Şiirde Sabır
fısıltılı bir iç çekişleri var düşüncelerimde idris selici’yi düşünüyorum bir berber koltuğunda saçımda dolanan bir makine gürültüsü önüme düşen düşünmeler bir şiir yazdım diyor makinesine yön verirken tam bir yıl sürdü yayınevine gitmeden bir yılda olgunlaşan bir şiir benden uzak olan sabrıma ters düşen şair makineyi bıraktı bana o şiiri uzattı şiiri okudum şiir düşünen için yazılmış değil mi ki şiir düşünene yazılır utandım şiir yazan benliğimden bir mısranın bir kelimesine takıldım dedi uzun zaman uzun zamandır şiir yazarım hiç uzun zamanım olmadı uzun zamana yayılan şiir ben gibiler ile azaldı bir şiir kitabının bir sayfasında o şiir zaman ile yoğrulmuş zaman ile kavuşturulmuş niye ünlü yazarlar yok artık diyoruz…
Sen Yoksun
Şimdi sen yoksun ya! Aklımda olağanüstü hal.. Yüreğimde sokağa çıkma yasağı. Oy ben öleyim.. Görüldüğüm yerde vurulasım var bu gece. Oysa şimdi bir tebessüm.. Nasılda yakışırdı yanaklarıma. Her nefes alışta hüzün soluyorum. Kimsesizlikten ziyade ıssız oluyorum. Şimdi gelsen.. Sevilircesine koynunda uyusam. Sevişircesine dünyayı unutsam. Ölmesem be.. Senin koynunda ölemesem. Atakan Korkmaz
Ünlü Şairler ve Şiirler 1
Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni Gelme, artık neye yarar? Necip Fazıl Kısakürek Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu…
Ünlü Şairler ve Şiirler 2
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin… Fedakârlığımı anlıyorsun: vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orda beraber yaşarız külümün içinde külün, ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar… Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacağız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından…
Ey hayat kahrını çekiyorum gülümse – Atakan Korkmaz Sözleri
Bazen hayat neden adil değil der.. Nedenlerini bulamaz olursun. Uyanmak istemezsin bazı sabahlar. Çok yorgunsundur. Ama işte bir gün dersin içinden. O gün bugün değil belki.. Ama bir gün dersin. Bir gül dersin.. Gülmez ya inadına. Ey hayat..! Kahrını çekiyorum gülümse. Atakan Korkmaz
Ayrılıklar değil, ayrıntılar öldürür aşkı – Atakan Korkmaz Sözleri
Gidenler önce iyi ki tanıdım derler, Sonra da çok seviyorum.. Ve sonra ” iyi ki ” vapurları, ” Keşke ” limanlarına hareket eder.. Ve giderler. Çünkü kendince haklı nedenleri vardır hep, Çünkü bencillik sencilliğe uğramak istemez. Mesela aşkta gurur olmaz derler, Ama olduğu içindir oysa bunca kalp kırıklıkları. Çünkü ayrılıklar değil, ayrıntılar öldürür aşkı. Ve giderler. Fakat gittikleri yerde buldukları, Koskoca bir hiçtir çoğu zaman. Geride kalanlarıysa hârabe sanırlar. Zafer kazandıklarını mutlu olacaklarını sanırlar, Oysa hem ateş yakıp, Hem içinde durup, Hemde yanmadan kalamazsın. İşte bu nedenle aslında zafer gidenlerin değildir. Ama geride kalanların da değildir. Zafer yalnız ihanetindir. Atakan Korkmaz
Her üşüdüğünde can yakarak ısınamazsın – Atakan Korkmaz Sözleri
İnsanlar mutsuz çünkü yürekler soğuk.. Ve soğuk insanı üşütür cancağızım. O yüzden herkes ısınmaya çalışıyor. Kimi sevdiklerinden gocuk.. Kimi sevmediklerinden çocuk yapıyor ısınmak için. Ama biliyormusun.. Her üşüdüğünde can yakarak ısınamazsın. Atakan Korkmaz
Renk ve Çocuk