
Ünlü Şairlerden YILDIZ Şiirleri
BİR YILDIZ
Bir yıldızdık gökyüzünde
parlamaya çalışan kenar evren çocuklarıydık.
kardeşlerim kadar sevdim seni.
Barış kadar Fırat kadar sevdim.
terk edildik evrenin her galaksisinde.
parlamaya çalışan birer yıldızdık
kardeşlerim ve ben dağıldık evrenin kimsesizliğine
biliyordum yine de biliyordum
kise gelmeyecekti
kise olmayacaktı
uzay boşluğuydu gözlerimizde.
evren bir varoştur sevgilim
Barış bir boşluktur gözlerimde.
Fırat suyu kan akar
terkeden babam kadar
Fırat suyu kan akar.
Yüreğimde sevda gibi aşk gibi
bir sızı akar.
şimdi sevdikçe
evrenin sonsuzluğu dağılır gözlerime.
evrenin sonsuzluğu gözlerinde.
sevdikçe bir yıldızdım gökyüzünde.
kimse tanımayacak
kimse bilmeyecek
ve bu şiir de
yine başkalarının sanılacak
kimse bilmeyecek seni, , beni
kimse bilmeyecek.
Murathan Mungan
* * * * * * *
ÖLÜ BİR DENİZ YILDIZI
Ey sonbahar! ey düşsel yolculuk! seni
Dolaştım yaz sıcaklarında, bekledim
Duydum ki benim değildi artık, doğanın
Kalbiydi uçurumlar toplamı kalbim.
De bana, anlat bana, öyleyse neden hatırlıyorum onu
O fırtına kuşunu gölgesini yere düşüren
Gittiydi geldiği yere, uzaklığına
Döner mi bir daha dönmez mi bilmem
Yüklenip yittiydi gözden onca çırpınışları
Ne sevinç bıraktıydı içimde, ne keder, ne acı
Bir sen kalmıştın sen, ey sonbahar ilimi, dörtnala gelen
Bir atın kalkışı gibi kalkıp da gözlerimden.
Parlar ki şimdi arasıra geceleri
Diplerde, derinlerde, yalnızlığımda
Ölü bir deniz yıldızıdır mutluluk
O nedensiz mutluluk, olsa da olur olmasa da.
Edip Cansever
* * * * * * *
KUTUP YILDIZI
O korku vardı hep çıkılan yolda
O korkusuzluk vardı
Suyun su olduğu günden beri akardı
Biri can verip aydınlatır
Diğeri boğar ve yakardı
Yaşamın her dönüm noktasında
Bir ileri bir de geri
Atılan adımlar gibi alçalma ve yücelme
Atılan adımlar gibi
Büyüme ve küçülmeydi adı
Biri sevgi olup yapardı
Diğeri öfke olup yıkardı
O korku vardı hep çıkılan yolda
O korkusuzluk vardı
Geceler güvensizdi
Gökyüzünde soluklar tükenirken
Ay sevinçsizdi
Bir şey vardı sanki hep yarım kalan
Bir anı ya da bir düş gibi
Uzak Uçurumlarda sessizce sallanan
Yıllardan beri canlı tutulan ateşler
Söndürülürken yüreklerde birer birer
Kim yakacaktı
Uğrunda ölünen o büyük ateşi kim
Daha gün batmadan
Karartılan günlerin rengini
Gün doğarken
Kim haykıracaktı mor bahçelere kim
Kim ağlayacak
Kim gülecekti tüm güzellikler adına
Kim sevecek
Kim dövüşecekti
Kim takacaktı ölürken
Ölümsüzlüğü gül diye yakasına
Kışın kar açıp
Çiçek olacaktı buz sarkıtan dallarda
Yazın güneş açıp
Gelecek olacaktı ufuklarda kim
Bir yıldız vardır hani
Bütün yıldızlar içinde der Homeros
Ne kopmuştur hiç bir zaman
Kök saldığı kutsal yerinden
Ne de boyun eğmiştir
Ölüm kuşan hiç bir karanlık önünde
Nasıl susulursa
Bin yıllık zamana karşı okyanus dilinde
Aynen öyle parlamıştır
Tüm gecelerin gökyüzünde
Aynen öyle
Notaların tören tören canlanıp
Dile geldiği günden beri
Hiç bir senfoni bulamadı bu sesi
Bulamadı sarayların görkemli sütunlarında
Hiç mi hiç bestelenmeden
Ve seslendirilmeden yaşandı zindanlarda
Hücreler senfonisiydi adı
Yaylı sazlar: Demir parmaklıklar
Ve demir kilitli demir kapılar
Vurmalı sazlar: Taş duvarlar
Ve taş katılığında kör baskılar
Üflemeli sazlar: Şafakta idamlıklar
Ve direnen tutuklular
Erkekler kadınlar duvarlar ve ufuklar
Yıldızlar içindeki o yıldızın
Ölüme ve ölümsüzlüğe doğru
Akışıyla başlıyordu hep birden uçuşarak
Ardından diğer bütün notalar
Ki maviliklerde süzülen kuşlar
Kurtuluş savaşında
Kurşuna ve saza vurulan türküler
Fransız ihtilalinde
Sürgüne ve giyotine gidilen marşlar
Ve bir nice kızıl meydanda
Yankılanan uğultular – uğultular
Sonra güneşe gönderilen
Özgürlük renkleri peş peşe
Ve fethedilerek
Ağızdan öpülen enginler – enginler
Ey halkımın demir kazık dediği
Yıldızlar içindeki soylu yıldız
Varsın onlar söndü bilsinler seni
Bulutları delerek saldığın ışıklar
Ki bin renkli gelenek üzre
Balkıyıp çoğalıyor şimdi
Susmayan bir hücreler senfonisinde
Kentlerin en yumuşak sessizliğinde
Bildiriler düşüyor artık
İnsanların yüreğine yağmur taneleriyle
Gök gürlemeyince yer gülmez
Gök gürlemeyince yer gülmez diye
Adnan Yücel
* * * * * * *
KAYIP YILDIZ
Sonbaharın serin esen rüzgarlarında
Sabahın güneşi, akşamın ayışığında
Arıyorum!
Kaybettim geceyi ve gündüzü
Yokluğun acıydı hançer misali
Sözlerin acıydı kurşun misali
Ahirette arar bulurum seni
Kendimi unutur unutmam seni
Yılmaz Erdoğan
* * * * * * *
AKŞAM YILDIZI
Yaz ortasındaydı
Ve geceyarısı,
Ve yıldızlar yörüngelerinde
Ölgün ölgün pırıldarken,
Daha parlak ışığında
Kendisi göklerde
Köle gezegenlerin arasında,
Işığı dalgalarda olan soğuk ayın.
Soğuk tebessümüne dikmiştim gözlerimi
Fazlasıyla – fazlasıyla soğuktu benim için
Derken kaçak bir bulut,
Geçti örtü niyetine,
Ve ben sana döndüm,
Mağrur akşam yıldızı.
Senin ışığın daha değerlidir benim için.
Çünkü yüreğime mutluluk verir
Göklerdeki gururun geceleri,
Ve daha çok beğenirim
O alçaktaki daha soğuk ışıktan
Senin uzaktaki ateşini.
EDGAR ALLAN POE
* * * * * * *
YILDIZ FALI
Barıştan eser yok yıldız falında,
Sen benim bahtımın burcu değilsin,
Bin aşkın zehri var dudaklarında,
Tadılacak gibi acı değilsin.
Sormam hazanını, anmam yazını,
İlkbaharın gelse çekmem nazını,
Kimseye vermesin Rabbim sızını,
Çekilecek gibi sancı değilsin.
Şahlansın aşk atın, hür bundan böyle,
Ne yana dilersen sür bundan böyle,
Ne halin var ise gör bundan böyle,
Sen benim gönlümün harcı değilsin.
Sormam hazanını, anmam yazını,
İlkbaharın gelse çekmem nazını,
Kimseye vermesin Rabbim sızını,
Çekilecek gibi sancı değilsin.
Cemal Safi
* * * * * * *
YOLCULUK VE YILDIZLAR
gün oldu, bekledim, yol görünmedi;
bir yaza dokundum,-dokunmak ıtır
kokardı eskiden; hüzne bağlıdır,
o tekne, yosunlu, kağşamış şimdi…
neydi o? deli gibi! kayıp o liman;
ne zaman yaşandıydı, sahi, o olay?
karanlık yüzü aşkın, binbir dolunay;
kısık bir lambaya benzedi zaman…
ne günden ne geceden iz kaldı;
sanki deniz mi kaldı bir yerlerde?
tekne gider gitmesine, ama ilerde
sadece sönmüş yıldızlar vardı…
Hilmi Yavuz
* * * * * * *
YILDIZLAR
Bütün yıldızların parladığını duyarım içimde.
Bir sel gibi dolar dünya hayatıma.
Gövdemde çiçekler açar.
Gönlümde toprağın ve suyun bütün gençliği
tüter bir tütsü gibi.
Ve seslendirir bir kaval gibi bütün nesnelerin
soluğu düşüncelerimi.
Rabindranath Tagore

